29 Ocak 2014 Çarşamba
İnegöl Okur Gazetesi
Günümüz iletişim dünyası, algılarımızı aşan teknik ve
telkinlerle donatılmış şekilde her kültürde, her yaşta ve cinsiyette insanı
etkileyebilen / yönlendirebilen bir sistem üzerine kurulmuştur. Her bilimsel
gerçeğin keşfinde olduğu gibi bu gerçek de insanların yararına ya da
sonuçlarına bakılmaksızın zararına hizmet eder hale sokulabilmektedir.
Bilinçaltı mesaj tekniği, bu uygulamaların en yaygını ve yönlendirme kabiliyeti
en en güçlü olanıdır.
Bu teknik ilk kez 1957 yılında James Vicary tarafından New
Jersey’de “Picnic” adlı bir filmin sinema gösterimi sırasında bilinçli olarak
deneylenmiştir. Vicary, her 5 saniyede bir flaş şeklinde patlayan ve gözle
görülmeyen ancak beynimizin algıladığı bir görüntüyü ekrana, saniyenin 1/3000’i
gibi kısa bir süre aktararak gözlem yapmıştır. “Coca Cola için!” ve “Acıktınız
mı? Popcorn Yiyin” şeklindeki perdeye yansıyan ve gözle görülemeyen mesajlar, o
seanslarda popcorn satışını %57,8, kola satışını ise %18,1 oranında
artırmıştır. 1974 yılına kadar uygulanan benzer çalışmalar, bu tarihte Amerikan
Milli İletişim Komitesi tarafından yasaklanmıştır. Ancak sözkonusu durum sadece
bilinçaltına yönelik olduğundan önüne geçilmesi mümkün değildir ve günümüzde de
farklı amaçlar için hala sürdürülmektedir.
Bu yöntem görüntü ile olduğu gibi ses ile de
uygulanabilmektedir. Kulağımızın duyabileceği ses aralığının altında ya da
üstünde algıladığımız her ses, biz farkında olmasak bile beynimiz tarafından
algılanabilir. Ancak görsel iletişim toplumsal açıdan çok daha yaygın
olduğundan yoğunluk bunun üzerinedir.
Algı düzeyimizi aşan her iki durumda da beynimiz bir kayıt
cihazı gibi görüntü ve sesleri kaydederek, yaşamımız boyunca yaklaşımlarımızı,
tutumlarımızı ve davranışlarımızı direk etkileyebilmektedir. Yöntemin ortaya
çıkışı pazarlama amaçlı olsa dahi toplumları yönlendirme gereksinimi duyulan
her konuda kullanılmaktadır. Bu konuların topluma faydalı olup olmadığı,
uygulama mecralarını ellerinde bulunduran kişi ve kurumların insafına
bırakılmış durumdadır. Herhangi yasal bir yaptırımı bulunmayan ve
denetlenemeyen bu yöntem, başta çocuklar olmak üzere tüm toplumlar üzerinde bir
risk unsurudur. Risklerin neler olduğu başlı başına örnekleriyle irdelenmesi
gereken bir konu olduğundan daha sonraya bırakalım.
Üzerinde durulması gereken bir diğer ayrıntı ise yöntemin
etkisidir. Kola ve popcorn örneği ölçülebilir sonuçlar verdiğinden iredelemek
daha olasıdır. Ancak pazarlama dışında kullanılan ve amacını tespit
edemeyeceğimiz durumlarda bu etki uzun vadede, toplumsal tutumları etkileyen ve
kontrolü sağlanamayan sonuçlar doğurabilir. Örnek vermek gerekirse; Amerikan
halkı üzerinde 11 eylül saldırısının “müslüman teröristler” tarafından
yapıldığına dair oluşturulan algı halen devam etmektedir. Aksi defalarca kanıtlanmış
olmasına rağmen yıllardır izlenen genel politika ve sürekli telkin edilen
bilinçaltı mesajlarla Amerikan halkının gerçeği görme yeteneği ortadan
kaldırılmıştır.
Böylesine geniş kitleleri etkileyebilen, sonuçları
bakımından oldukça önemli olan bilinçaltı mesaj tekniği konusu ne yazık ki
toplumumuzda ve iletişim mecralarımızda pek fazla dile getirilmemektedir.
Sebebinin de ayrıca tartışılması gerekirken, “toplumsal önderlerimiz”
tarafından dile bile getirilmemiş ve görünen o ki hiçbir zamanda getirilmeyecektir.
Selam İle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder