25 Şubat 2014 Salı

Savaşlar, Ekonomi ve Rothschild Ailesi

İnsanoğlu var olduğundan günümüze kadar tüm savaşların temel nedenini ekonomi oluşturur. Devletler yada geniş oluşumların ekonomik çıkarlarını korumaları ve dengeli bir şekilde yürütmeleri savaşlara bağlıdır. Kahramanlık hikayaleri, ulusal kahramanlar ve okullarda bize öğretilen neden ve sonuçlar sadece sorgulamamamız ve itiat etmemiz için önceden planlanan şeylerdir.
18. yy.’ın ortalarında bankacılık, bankerlik ve faizcilik gibi işlerle uğraşan ve dünyadaki tüm büyük savaşların finansörü olan Rothschild ailesine bakacağız biraz. Söz konusu ailenin şuan ki serveti dünya toplam varlığının yaklaşık %40’ı olarak kabul edilir. Ancak bu ailenin ismini televizyonda, dünyaca ünlü ekonomi dergilerinde yada gazetelerde göremezsiniz. Sebebinin yorumunu sizlere bırakıyorum.
Rothschild ailesi 1590 yılından beri dünya sahnesindeki yerini genişleterek korumaktadır. Kimilerine göre dahilerle dolu ve bunun doğal karşılığını maddi servet olarak alan bir aile iken, kimilerine göre ise dünyayı yöneten ve tüm olaylara yön veren bir ailedir. Ailenin ilk ortaya çıkışı İngiliz Kraliyet Sarayın’nda görülüyor. Stratejik, ekonomik ve siyasi danışmanlıklar yaparak Avrupa’da oldukça güçlü bir konuma geliyorlar. Devamında ise bankacılık, bankerlik gibi paraya ve ekonomik sisteme dayalı sektörlere el atıyor Rothschild ailesi. İlk büyük işleri İngiliz çiftçilerine verdikleri krediler ile başlıyor. Sonrasındaki 50 senede İngiliz Krallığından daha zengin olarak, devlete borç vermeye başlıyorlar. Sadece İngilizlerle kalmayıp Avrupanın dört bir yanına dağılarak tüm imparatorluklarda ve saraylarda söz sahibi olmaya başlıyorlar.
Bilindiği gibi devletlerin merkez bankaları ekonomik açıdan en stratejik noktalarıdır. ABD dahil olmak üzere Avrupanın hemen her merkez bankası (Türkiye’de dahil), Arap ülkeleri (özellikle Arap Baharı denilen olaylar dizisine maruz kalmış ülkeler) ve Afrika’da madenleriyle dünya rezervlerinin büyük bir kısmına sahip olan ülkelerin merkez bankalarının hatrı sayılır yüzdelerle ortağı ve bazılarının kurucusu yine Rothschild ailesidir. Bu durumu göz önünde bulundurarak, dünya ekonomisine yön veren aile tanımı aslında hiç uzak bir tanım değildir. Bu bilgilere kısa bir araştırmayla herkes rahatlıkla ulaşabilir.
Rothschild ailesinin birazda savaşlardaki rolüne bakalım; ilk deneyimleri Napolyon’un İngiltere ile yaptığı Waterloo Savaşı ile olmuştur. Bu savaşta Rothschild’ler her iki tarafada yüksek faizle para vermiş ve savaşı çift taraflı olarak finanse etmiştir. Savaşın tek galibi onlardır.
1839 yılındaki bu savaşta aile İngiltereyi Çin’e karşı savaş açmakta ikna etmiş ve savaşın finansörlüğünü üstlenmiştir. İngiltere galip geldiğinde ise ödül olarak Hong Kong’un yönetimini kendilerine vermiştir. Burada kurulan HSBC Bank, Rothschild ailesinin para baronluğunu tescillemesinin yanında afyon ticaretini kontrol altında tutma gücüde vermiştir.
Filistin topraklarının Osmanlı Devletinden ayrılması ile birlikte İsrail Devletinin kurulmasının önü açılmış ve 1917 yılında yayınlanan “Balfour Bildirisi” ile ilk adım atılmıştır.

Dünya sahnesinde devletlerin kontrolünü dahi elinde bulundurabilen bir ailenin sayısı algıladığımız gibi 8-10 kişi değil, günümüzde yaklaşık 1500-2000 kişi arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bildiğimiz yada bilmemiz istenen gerçeklerin yanında asıl geçekler biraz ütopik gelebilir. Ancak en azından bilmemiz gerekir ki bahsi geçen aile bizimle aynı dünyada yaşamaktadır. Bir sonraki yazımızda Rothschild ailesinin başka hangi savaşlarda etkin olduğu ve diğer yöntemlerini irdeleyeceğiz. Selam ile...

11 Şubat 2014 Salı

Firavun Hanedanlığı, İngiliz Kraliyet Ailesi ve ABD Başkanları

Uzun uzadıya irdelememiz gereken konuya başlamadan önce temel oluşturacak birkaç önemli detayı paylaşmak istiyorum. Aslında bunlar alenen açık edilmiş ancak istemedende olsa görmekte zorlandığımız şeyler. Aynı zamanda daha önceki yazılarımızda bahsi geçen konuların çıkış noktası da dolaylı olarak bahsedeceklerimize bağlanabilir.
Yeryüzünün bütün zenginliklerini kontrolü altında tutan güç odaklarının varlığı, günümüz bilgi çağında artık gizlenebilen bir durum değildir. Biraz zaman ayırdığınızda tüm detayları görece güvenilir kaynaklardan edinebilir, hatta bahsi geçen güç odaklarının kendi kaynaklarında dahi bulabilirsiniz. Peki kim bu güç odakları? Yukarıda bahsettiğimiz gibi buna karar vermeden önce konumuza temel oluşturacak detaylara bir göz atalım.
İngiliz kraliyet ailesinin erkekleri sadece kraliyet ailesinden kızlarla evlenebilir. Amaç geneteği korumak ve dışarıdan herhangi bir müdahale ve hak iddiası olmasına izin vermemektir. Bu ensest ilişkinin bir benzerinin de firavun hanedanlığında olduğunu biliyoruz. Firavunlar birinci dereceden akrabalarıyla (anne ve kızkardeşleri) birleşerek genlerini olabildiğnce saf halde tutmaya çalışmış ve bunda da başarılı olmuşlardır. Hepimizin bildiği en meşhur firavunlardan Tutankamon (M.Ö. 1333-1323) başka bir anneden olma kızkardeşi ile resmi olarak evlenmiştir.
Bir de Amerikan başkanlarına bakalım; Barrack Obama ve George W. Bush 11. Dereceden kuzendir. Köleliği sonlandırmasıyla tanıdığımız Abraham Lincoln yine Bush’un 7. derece kuzenidir. Eski başkan adayı ve Dış İşleri Bakanı John Kerry, 2004 seçimlerinde karşı karşıya geldiği Bush ile 9. Derece kuzendir. Barrack Obama tam altı Amerikan eski başkanı ile akrabadır. Dolayısıyla bu isimlerin tümü akrabadır;  George Washington,  George H.W.Bush, Gerald Ford, Lyndonn Johnson, Harry S.Truman ve James Madison. Daha hayattayken “dünyanın en kötü üne sahip insanı” olarak tanımlanan Aleister Crowley (İngiliz medyum, büyücü, okultist) baba Bush’un “değerli” eşi Barbara Bush’un babasıdır. Devletler bazında günümüz küresel gücü şüphesiz ABD’dir. Devletler üzeri oluşumların yer aldığı, ekonomik açıdan dünyayı yöneten tüm kurumlara ev sahipliği yapan bir ülkeyi var olduğundan beri tek bir soy yönetmektedir. Peki bir devletin başkanlarının neredeyse tamamının akraba veya kan bağı olması ne derece önemlidir? Bunun cevabını ileriki yazılarımızda irdeleyeceğiz.
Bir başka ilginç detay ise Hollywood ünlüleri arasındadır. Celine Dion (şarkıcı), Madonna (şarkıcı), Tom Hanks (oyuncu) ve daha birçok benzer isim ABD başkanları ile veya İngiliz Kraliyet Ailesi ile aynı soydan gelmektedir.
Biraz daha ekleyelim; 17. Yüzyılda yaşamış olan Thomas Hinckley isimli koloni patronu hem Obama hem de Bush ailelerinin atasıdır. Bush ailesi ayrıca İngiltere Kralı II. Charles, Winston Churchill ve Godfrey de Bouillon (1. Haçlı seferi lideri / 1099 Kudüs hükümdarı) ile de akrabadır.

Firavun Hanedanlığı, İngiliz Kraliyet Ailesi ve ABD Başkanlarının kan bağının neden bu denli önemli olduğunu ve aralarında ki bağın ayrıntılarının ne olduğunu araştırmak isteyenler birçok kaynağa rahatlıkla ulaşabilirler. Bundan sonra ele alacağımız hemen her konunun altından bu aileler ve uzantıları çıkacaktır. Selam ile…

5 Şubat 2014 Çarşamba

Subliminal / Bilinçaltı Mesajlar (2)

Genetik kültürümüz, sosyal yapımız ve aile kültürümüz algı filtrelerimizi oluşturan etmenlerdir. Bu etmenlerin yoğunluğu tutumlarımızı, tutumlarımız da davranışlarımızı etkilemektedir. Tabiatımız gereği beynimiz birçok konuda kendini koruyabilen bir yapıya sahiptir. Yukarıda bahsettiğim algı filtrelerimiz çerçevesinde tehdit olarak algıladığı her bilgiyi koşulsuz reddederek kendiliğinden bir koruma sistemi geliştirmiştir. Basit bir örnek ile; araba kullanırken yolu görmek zorundasınızdır ve öyle de yaparsınız. Ancak yol sadece bilinçli olarak yoğunlaştığınız yerdir. Aslında yolun kenarındaki kaldırımı, evleri, dükkanları ve bunların ne renk olduğunu beynimiz kayıt altına alır. Araba kullanırken dikkatinizi yola vermeniz gerektiğinden, diğer tüm ayrıntılar beynimiz tarafından tehdit olarak algılanır ve bilincimize bunları reddetme telkininde bulunur. Bu savunma sisteminin açık vermesini ve tehdit olarak algıladığı bilgileri / mesajları tehdit olmaktan çıkarmak bilinçaltı mesajların görevidir. Bilinçli olarak algıladığımız tehditlere karşı anında savunma sistemimizi harekete geçirerek tepki verebiliyorken, bilinçaltı mesajların farkında olmadığımızdan, doğru yöntemlerle iletilen tüm mesajlar tutum ve davranışlarımıza etki etmektedir. Reklam örneklerinde olduğu gibi sürekli tekrarlanan bilgi, beynimizin o bilgiyi sıradan bir mesaj olarak algılamasını ve tehdit kapsamından çıkarmasını sağlayan bir yöntemdir. Bu ve bunun gibi birçok yöntem görsel ve işitsel olarak sosyal ve psikolojik hayatımızın içerisindedir.
Özellikle çocukları hedef alan bilinçaltı mesajlar, beyinleri boş ve bilgi düzeyleri düşük olduğundan; çizgi film, oyuncak ve benzeri yollarla çocukların gelişimine olumsuz etki etmektedir. Sosyal video paylaşım sitelerinden, özellikle çizgi filmlerde ne gibi mesajların, ne şekilde iletildiğine “çizgi filmlerde bilinçaltı mesajlar” şeklinde aratarak inceleyebilirsiniz.
Kapitalizmin fikir babalarından Freud’un en büyük kozu olan cinsellik, bilinçaltı mesajların risklerinde de en başı çekmektedir. Televizyon, gazete, afiş gibi mecralarda, hatta sokaklarda bile cinsellik; ekonomik ve sosyal statü kazanımları amacıyla bireysel ve kurumsal açıdan istismar edilmektedir. Aslında istismarın da ötesinde bilinçli bir şekilde “sıradanlaştırılmaktadır”. Bu sıradanlaştırmanın amacı insanların tek düze düşünmelerini sağlayarak, uzun vadede tek bir dünya düzeni oluşturmaktır. Bu konuyu daha sonra irdeleyeceğiz.

Peki tüm bunları kim ya da kimler, neden yapmaktadır? Bir çizgi filmin içerisine saklanan bilinçaltı mesajın amacı ne olabilir? İnsanoğlunun en hassas ve özel olan cinsellik dürtüsünün bu kadar sık ve alenen kullanılmasındaki amaç nedir? Ekonomik çıkarlar ve sosyal yozlaşmayı amaçlamanın yanında başka nedenler var mıdır? Tüm bu sorulara cevap arayalım. “Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan sağırlar, dilsizlerdir.” (Enfal/22). Selam ile…