1954 yılından beri düzenli olarak
organize edilen ve geçtiğimiz yıl 61. kez düzenlenen Bilderberg Toplantıları,
dünya ekonomi ve siyasetinde etkin kişileri bir araya toplayan bir oluşumdur. Adını
Hollanda’da ki bir otelden alan toplantı, ilk kez 1954 yılında düzenlendiğinde,
tabiri caiz ise otele ilk gelen kurum CIA’dir. Resmi olmayan kuruluş amacı ise
Avrupaya yayılan ABD karşıtlığını önlemektir.
Rothschild’lerin “aile dostu” Rockefeller’da grubun temel taşlarından
biridir. Burada bir parantez açmak istiyorum. Rothschild ismini her
gördüğümüzde, ki onlar her konuda karşımıza çıkıyorlar aslında, takıntılı bir
konumdaymışım gibi geliyor olabilir. Ancak emin olun ki dünya ekonomisinin
neredeyse yarısına hükmeden bir ailenin bu kadar sık karşımıza çıkması
kaçınılmaz.
Bu toplantılar ile ilgili
üzerinde en fazla konuşulan konu ise gizliliğidir. Toplantıya devlet
yöneticileri, işadamları, gazeteciler ve bürokratlar katılır. Katılacak kişiler
ise önceden belirlenerek davet üzerine orada bulunurlar. Davete icabet etmek
saygıdandır elbette. Ancak gidilen yerin ne amaçla kurulduğu sorusunu sormak ve
gizlilik ilkelerinin gerekliliğini sorgulamak, aklı başında her insan için
kaçınılmaz olmalıdır. Aksini bilerek hareket etmek vicdan muhasebesinin
sınırlarını zorlamayı da beraberinde getirir.
Bu toplantılara onlarca gazeteci
davet edilmesine rağmen, içeride ne konuşulduğuna dair tek bir kelime dahi
göremezsiniz. Gazetecilerin çağırılma sebebi haber yapmaları değil, dünya
siyasetini yönetenlerin bir sonraki atacağı adımı bilerek ona göre hareket
etmelerini sağlamaktır. İyi yada kötü, içeride ne konuşulup karar alınıyorsa,
bunda gazetecilerin de payı vardır. Birçok marjinal grup tarafından her yıl
“protesto” edilse de gerçek anlamda önüne geçilmesi mümkün olmayan bir
oluşumdur. Genel kanı dünya siyasetine yön vermek ve dünyanın ihtiyaçlarını
belirlemek amacıyla bir araya gelinmesi olsa da gerçek amaç ne yazık ki o yönde
değildir. Grubun önde gelenlerinden, Rothschild’lerin bir numaralı “aile
dostu”, David Rockefeller 1991 yılında Almanyanın Baden şehrinde yapılan
toplantı sonrası şunları söylemiştir; “Washington Post, The New York
Times, Time Dergisi ve diğer büyük yayınlara şükran borçluyuz. Senelerdir
toplantılarımıza iştirak etmelerine rağmen ketumiyet sözünü tuttular. Eğer
kamuoyunun bilgisinde olsaydı bizlerin dünya için bir plan geliştirmemiz
imkânsız olurdu. Fakat dünya artık çok daha girift ve dünya hükümetine doğru
gitmek için çok daha hazır. Entelektüel elit ve dünya bankerlerinden oluşan
uluslar-üstü bir yapı, geçen yüzyıllarda uygulanan ulusal, kendi geleceğini
tayin etmeden, kesinlikle daha iyidir.” Yorumu tamamen size bırakmak istiyorum.
Biraz da katılımcılara göz
atalım; küresel şirketlerin CEO’ları her yıl bu toplantılarda yerlerini alıyor.
Bunlar; Deutsche Bank, Telecom İtalia, Amazon, Heineken, Google, BP, EADS,
Goldman Sachs, HSBC, Shell, Lazard, Siemens, Michelin ve daha birçoğu. Türkiye
de dahil dünyanın birçok ülkesinden politikacılar ve diplomatlar. Yine bu
ülkelerin önde gelen şirketlerinin temsilcileri. Örnek teşkil etmesi amacıyla
2013 yılında Türkiyeden katılan isimler; Ali Babacan (Başbakan Yardımcısı),
Şafak Pavey (Chp Milletvekili), Mustafa Koç (Koç Holding), Haluk Dinçer
(Sabancı Grubu), Aslı Aydıntaşbaş (Gazeteci), Soli Özel (Gazeteci). Tüm geçmiş
katılımcıları her mecrada rahatlıkla bulabilirsiniz.
Her yıl neler konuşulduğu ve ne
gibi kararlar alındığı bilinmez ancak bizi yönetenlerin bizden gizli tutmak
istedikleri şeyleri ben çok merak edyorum açıkçası. Eğer tüm bunlar bizlerin
yararına ise lütfen biri bana bu yararları izah etsin. Eğer değil de tüm
yapılan planlar küresel semayelerin çıkarına ise kimse kusura bakması ama aptal
yerine konmak benim hiç hoşuma gitmiyor. Selam ile…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder