11 Mart 2014 Salı

Kennedy Suikasti ve Rothschild Ailesi




22 Kasım 1963'te öldürülen 35. ABD başkanı John Fitzgerald Kennedy ile ilgili bugüne kadar birçok teori ortaya atıldı. Resmi kaynaklarda belirtilen "komünist vatan haini" Lee Harvey Oswald'in öldürdüğü iddasına artık inanan insan kalmadı desek yeridir. Biz kimin öldürdüğü ve nasıl öldürdüğünden ziyade, neden öldürüldüğünün üzerinde duracağız. Bunun için önce Kennedy'nin son dönemlerinde ki politikalarına göz atalım.
Kurulduğu dönemden beri Ortadoğu'da huzur bırakmayan İsrail, 1960 yılında ABD başkanı seçilen Kennedy ile politik yaptırımlar yüzünden ters düşmüştür. Ayrıca Kennedy ilk katolik ABD başkanıdır. Babası da kendisi gibi politikacı olan Kennedy, aynı zamanda seçilen en genç ABD başkandır. Babası İngiltere büyükelçiliği yaptığı dönemde Yahudiler tarafından hedef haline gelmiştir. Babası gibi kendisi de Yahudiler tarafından hiç sevilmemiş ve seçimden önce kendisine yapılan "başkan seçilmesi durumunda Ortadoğu'da İsrail yanlısı politika izlemesi karşılığında, milyonlarca dolar seçim desteği" teklifini, kendisine hakaret olarak aldığını iletmiş ve reddetmiştir. Teklifi yapan kişi, soyadının size hiç yabancı gelmeyeceği, Sigmund Rothschild'dir. Bunun yanında İsrail Devletinin Amerika üzerindeki siyasi etkisinden rahatsız olduğunu her platformda dile getirmiş ve Amerikan halkının bağımsızlığını zedelediğini söylemiştir.
Nihayetinde Kennedy Amerikan halkının çok büyük desteğini alarak başkan seçilmiş ve ABD politikalarında köklü değişimlere başlamıştır. Öncelikle dış politikada İsrail'in sert tutumlarına karşı çıkarak, "nükleer silahlanma" programını sonlandırması için dönemin İsrail başbakanı Ben Gurion'a sert bir dille mektup yollamış, "nükleer programı durdurmaması durumunda Amerika'nın yaptırım uygulamaktan kaçınmayacağını" belirtmiştir. Ben Gurion cevap olarak aşağılayıcı bir dille ağır ithamlarda bulunmuştur. Sonrasında devam eden mektuplaşmalarda Ben Gurion baskıya dayanamamış ve istifa etmiştir. Yahudi kökenli Amerikalı politikacılar Kennedy'i ikna etmeye çalışmışsa da başarılı olamamışlardır.
Bununla yetinmeyen Kennedy iç politikada da düzenlemelere gitmiştir. Birçok ülkenin Merkez Bankası'na sahip olan Rothschild ailesi, o döneme kadar ABD Merkez Bankasının tüm faaliyetlerini yürüten Fedaral Reserve Bank ile ABD Dolarının tek sahibidir. Kennedy'nin ABD temsilciler meclisine danışarak çıkarttığı 11110 sayılı kanun ile Amerikan dolarını basma yetkisini Rotschild'lerin sahibi olduğu Federal Reserve Bank'ın elinden alarak Amerika Merkez Bankasına vermiştir. Gerekçe olarak da "bir ülkenin parasının basımı ve kullanımının özel şirket ve şahısların elinde olması çok tehlikelidir" demiştir. İsrail'in tüm politikalarını üzerine inşa ettiği ABD doları artık kontrolünden çıkmış ve Kennedy'nin bu hamleleri hem siyasal hem de ekonomik yaralar açmıştır.
Artık Kennedy'nin suyu iyice ısınmış, yara almış hayvan gibi olan İsrail karşı saldırı planlarını devreye sokma kararı almıştır. Bir sonraki seçimleri bekleyerek Kennedy'nin kaybetmesini ummak İsrail için alınabilecek bir risk değildir. Kaldı ki Amerika halkı Kennedy gibi bir başkana büyük sempati beslemekte ve her kesimden destek gelmektedir. Kennedy'nin seçimi "kaybetmesini sağlamak" da geçerli bir hamle olmayacaktır, çünkü beslenen sevgi Kennedy'nin en büyük gücüdür. Geriye tek bir seçenek kalmıştır; ortadan kaldırmak. Kennedy ortadan kalktığında yasa gereği başkan yardımcısı onun yerini alacaktır. Dönemim başkan yardımcısı Lyndon Johnson, İsrail hayranı bir siyasetçi ve politik hırsları yüzünden Rothschild'lerin sözünden çıkmayacak bir uşaktır.
Tüm plan hazırdır ve sahnelenecek oyun insanları bir süreliğine susturmaya ve sonrasında unutturmaya yeterli olacaktır. 22 Kasım 1963'te Dallas'ta üstü açık arabasıyla halkı selamlamak üzere yolda olan Kennedy, "komünist vatan haini" Lee Harvey Oswald tarafından öldürülmüştür. Birkaç saniye içerisinde 4 farklı noktadan 6 el ateş edebilen Oswald apar topar yakalanarak hapse atılmıştır. Suikaste yakından şahit olan 57 kişi, dava devam ederken, "kaza sonucu" ve "intihar ederek" hayatını kaybetmiştir. İki gün sonra mahkeme önünde öldürülen Oswald'in katili ise sıradan bir bar işletmecisi Jack Ruby'dir. Ruby, Oswald'i öldürme nedenini "Amerikanın komünistlerden aldığı intikam" olarak değerlendirmiştir. Kennedy'nin otopsisini ABD'li üst düzey generaller yapmış ve ölüm şeklinin belirlenebilmesi için kilit rol oynayacak olan kafasına giren kurşun hiçbir zaman bulunamamıştır. Ailesi kafatasının açılarak kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için talepte bulunsa da kabul edilmemiş, Kennedy apar topar gömülmüştür.
Bu ölümden sonra ABD politikaları eskiye dönmüş, İsrail nükleer santralleri tekrar devreye sokmuştur. Bunun yanında ABD dolarını basma yetkisi Rothschild'lerin sahibi olduğu Federal Reserve Bank'a geri verilmiştir. Rusya ile başlayan soğuk savaş tüm dünyayı etkilemiş ve ardından hepimizin bildiği Vietman savaşı meydana gelmiştir. CIA tarafından dünya dengelerini yönetmek üzere kurulan GLADIO adlı kanlı örgüt, tesadüf, Kennedy'nin ölümü ile hayat bulmuştur. Türkiye'de sağ-sol çatışmasını başlatan ve 12 Eylül'ün mimarı olan GLADIO örgütünü, ileri ki yazılarımızda irdeleyeceğiz.
Dünya siyaseti ve ekonomisinde ki en büyük sözün sahibi olan Rothschild ailesi, Kennedy suikastinde de rol almış mıdır bilinmez. Ancak emin olduğumuz tek şey; tüm benzer gelişmelerde bütün sonlar onların lehine olmuştur. Selam ile...



1 yorum: