4 Mart 2014 Salı

Savaşlar, Ekonomi ve Rothschild Ailesi (2)

Bir önceki yazımızda Rothschild ailesinin ekonomik gücünün etkileri ve savaşlarda oynadığı rollerden kısaca bahsetmiştik. Böylesine güçlü ve devasa bir “ailenin” sahip olduğu yaptırımları ve dünyada gelişen olaylara müdahalesini tahmin etmek dahi oldukça güç. Birçoğumuzun tahayyül edemeyeceği şeyleri onlar rahatlıkla yapabilmektedir. Rothschild ailesinin müdahil olduğu savaşları irdelemeye devam edelim.
Filistin topraklarının bir kısmının Osmanlı topraklarından ayrılmasından sonra yayınlanan ve İsrail Devleti’nin kurulmasının adımlarının atıldığı “Balfour Bildirisi” ile birlikte Orta Doğu’ya sızmaya başlayan aile, bölgedeki zengin petrol yataklarını BP-Amoco (bildiğimiz BP) ve Royal Duth Shell (Bu da bildiğimiz Shell) şirketleri ile kuşatmış ve bölge pazarının tek hakimi haline gelmiştir. Bu hakimiyet Balfour Bildirisi’nin hazırladığı siyasi hakimiyet ile birlikte İsrail Devletinin kurulması için gereken ekonomik yaptırım gücünü de Rothschild’lere vermiştir. Kurulan bir fon ile aktarılan 2 milyon sterlinlik para ile de son adım atılmış ve artık eksik olan tek şey devleti oluşturacak halkı topraklara getirmek olmuştur.
Birinci dünya savaşından yerle bir olarak çıkan Almanya’da çöken ekonomiye destek yine Rothschild ailesinden geldi. 1924 yılından sonra düzenlenen ve Almanya’yı paraya boğan “Dawes Planı” ve “Young Planı”, ailenin dolaylı olarak sahibi olduğu, başta J.P. Morgan olmak üzere birçok finans kurumu tarafından desteklendi. Desteklenen bu ekonomik kalkınma planları sayesinde Almanya inanılmaz bir yükselişe geçti ve Hitler’in zirveye çıkmasına zemin hazırladı. Hitler’in İkinci Dünya Savaşı’ndan çok önce hazırlık yapmaya başladığı savunma sanayii ve askeri harcamaların kaynağını yukarıda ismi geçen ekonomik planlar sağlamıştır. Görünen o ki; sağlanan bu destekler Almanya’nın kalkınması için değil, Hitler ve onun oluşturacağı canavarın dünya sahnesine çıkması için yapılmıştır. Hitler’in yaptıklarının izleri bugün dahi o topraklarda görülebilmektedir.
Bildiğimiz gibi İkinci Dünya savaşı, Avrupa’da yaşayan yahudi toplumunu Filistin topraklarına göç etmeye zorlamıştır. Avrupa’da halinden memnun olan bu toplumun, büyük emellere hizmet etmek için bir şekilde o topraklara gitmesi gerekiyordu. Yapılan kıyım, mağdur olan insanlar, işlenen insanlık suçları pahasına İsrail Devleti’nin içi doldurulmak zorundaydı. Buraya bir de Rothschild ailesinin yahudi olduğu bilgisini de ekleyelim. Kendi soyundan insanların kırılmasını destekleyen bir zihniyetin, başka toplumların yok olmasına göz yummasını olağan karşılamak gerekmektedir.
Yapılan göçlerden sonra Filistin topraklarının %36’sı yahudi toplumu ile doldu. Topraklar üzerinde yaşanan kargaşa dolayısıyla 1947 yılında İngiltere konuyu Birleşmiş Milletler’e götürdü ve aynı yıl 29 Kasım’da şöyle bir karar çıktı; Filistin topraklarının en verimli bölgelerinden oluşan %56,47’ lik bölümü İsrail Devleti adı altında kurulan bağımsız devlete, geriye kalan ve büyük bir kısmını çöllerin oluşturduğu bölümü ise Filistin’in gerçek sahiplerine bırakıldığı. Kudüs ise özerk bölge olarak kaldı. Bugün o topraklarda yaşananların asıl sebebini yukarıda bahsettiğimiz olaylar zinciri oluşturmaktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın sahneye konmasının sebep ve sonuçları ders kitaplarımızda yazanların çok ötesindedir.
Tüm bu şavaşların baş kahramanları olan ve dünyanın efendiliğine soyunan bu çokuluslu oluşumların, şirketlerin, Birleşmiş Milletler temsilcilerinin, devasa şirketlerin CEO’larının dilinde olan bir kavram var. New World Order! (Yeni Dünya Düzeni)
Dillerinden düşürmeyenlerin içeriği ile ilgili bilgi vermedikleri bu kavramın içini bir sonraki yazımızla birlikte elimizden geldiğince biz dolduracağız. Selam ile…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder